Bugün dinî bilginin doğru aktarılamamasının en önemli sebebinin, dinî ilimlerin bir bütün olarak değil de parçacı yaklaşımla anlatılmaya çalışılması olduğunu belirten Yücer, özellikle çeşitli medya kanallarında din adına konuşturulanların, sanki yeryüzündeki bütün sorunların, savaşların, geri kalmışlığın tek sorumlusunun dinmiş gibi ya da müslümanlarmış gibi sunduklarına dikkat çekti. Medya tarafından parlatılan bu konuşmacıların yirmi otuz yıl öncesinde icma ve kıyası inkâr etmekle işe başladığını, onların yerini alan günümüz tiplerinin ise işi, Peygamberimizin sünnetini ve nihayet Allah kelâmı Kur’ân’ı inkâra kadar götürmeye cür’et ettiklerini ifade eden Yücer sözlerini şöyle sürdürdü:

“Günümüzde “dinî bilgiyi yeniden üretmemiz lâzım” diyerek din dilinin en önemli sorununu bilgi meselesiymiş gibi sunan tiplere karşı çok dikkatli olmamız lâzım. Çünkü problem, “bilme” değil, “olma” meselesidir. Ekranlarda din adına konuşan herkese hemen inanmamak lâzım; çünkü pek çok saptırıcı ve aldatıcı tip var. Bugünün en önemli problemi, din adına her konuşana inanma sorunudur. Öncelikle bu kim adına konuşuyor, nerede ve niçin konuşuyor, arkasında hangi odaklar var, kimler tarafından fonlanıyor ve parlatılıyor, buna çok dikkat etmelidir.”

Bu tür saptırıcı tiplere karşı Antalya Mevlevîhânesi gibi ilim, irfan ve hikmet yuvalarının canlanmasının önemine de dikkat çeken Hür Mahmut Yücer, halkın yüksek bir kültüre sahip olabilmesi için Antalya Valiliği, Akdeniz Üniversitesi, İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü İl Millî Eğitim Müdürlüğü ve Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin birlikte hizmet ettikleri bu gibi mekânların dinin ve tasavvufun birleştirici sevgi dilinin yaşamasına büyük katkıları olduğunu vurgulayarak sözlerini tamamladı.