İnce, mücadelesinin devam edeceğini söylerken; 15 milyon yurttaşımız bana oy verdi. Hedefimiz bunu 30 milyon yapmak. 15 milyon insan Cumhurbaşkanlığı seçiminde oy veriyorsa bu kısa sürede 30 milyon yapılabilir. Buna inanıyorum ve bunun için uğraşacağım ifadelerini kullandı.

Muharrem İnce, dün gece gazeteci İsmail Küçükkaya'ya WhatsApp üzerinden mesaj yazmasıyla ilgili olarak, "Orada bir hatam oldu, onu kabul edeyim. Ben İsmail Küçükkaya'ya arkadaşça bir mesaj attım, onun haber yapacağını tahmin etmedim." dedi. İnce, "Her şey netleşsin ondan sonra açıklama yapacaktım. Sonuçları bekliyordum ama demek ki gazetecilerle dost olurken daha dikkatli olmamız gerekiyormuş." diyerek  İsmail Küçükkaya'ya sitem etti.

Küçükkaya'dan Yanıt gecikmedi!

 İsmail Küçükkaya, Muharrem İnce'nin CHP Genel Merkezi'nde 24 Haziran seçim sonuçlarına ilişkin yaptığı açıklamalar sırasında kendisiyle ilgili sarf ettiği sözlere Twitter hesabından yanıt verdi.
Küçükkaya Twitter hesabından şu mesajları paylaştı;

"Kamuoyuna zorunlu açıklama/ 1- Seçim gecesi canlı yayındayım. Saatler 00.37 olmuş. Herkes konuşmuş, İnce susuyor. Kayıp. Herkes merak ediyor ‘nerede’ diye... İnce’ye yazdım, ‘neredesiniz? Ne diyeceksiniz?’ Yanıtı şu oldu; “Adam kazandı” Elbette bunun haber değeri var... Erdoğan ve Bahçeli konuşmuş. Herkes İnce’nin ne diyeceğini merak ediyor. Bu haberdir. Seçimin sonucunu 00.37’de kabul etmiş. Haber değil mi? Ayrıca hemen hemen aynı dakikalarda İnce gibi Bülent Tezcan da canlı yayında birbirine çok yakın açıklama yapıp, sağduyu çağrısında bulundular.

Seçim gecesi saat gece yarısını geçmiş, ortalıkta türlü dedikodular var. Bir Cumhurbaşkanı adayının seçim sonucunu kabul etmesi haber değil midir? Bunu kim iddia edebilir. Daha fazla
Böyle bir açıklamayı seçim gecesi duyurmayacak kişiye gazeteci denir mi?

İnce şunu yapmalıydı: çıkıp kameraların karşısında da konuşmalı ve mesajını vermeliydi. Bana mesajı verdikten sonra da pekala bunu yapabilirdi. O kadar bekledi, sustu, kayboldu. Kabahati şimdi niye başkasında arıyorsun.

Ayrıca... İnce, gazeteciye bilgi verdikten sonra ‘bunu kullanma’ diye uyarabilirdi. “Off the record” (kayıtdışı) notunu düşebilirdi. Yapmadı. Seçim gecesi bir Cumhurbaşkanı adayının söylediği herşey -o uyarıyı yapmadığı sürece/ haberdir. İnce bu incelikleri bilir. Nitekim kendisinin CHP’nin C.B. adayı olacağını kamuoyuna ben duyurmuştum. Kaynağım İnce idi. Bazı özel bilgileri vermişti, özel uyarılarda bulunmuştu. Riayet ettim. Bunları bilir. ‘Adam kazandı’ derken de ‘yazma/konuşma’ diyebilirdi.

Şimdi bana bir tek gazeteci çıksın ve desin ki; “seçim gecesi C.B adayı İnce ortada yok. Saatler 00.37. Herkes onu merak ediyor. Ve kendisine de soruyorsunuz. O da ‘adam kazandı’ diyor. Ben bunu haber yapmam. Bilgiyi kendime saklarım” bunu söyleyecek gazetecileri! göreyim. Düşünün. Canlı yayındasınız. Milyonlarca insan size İnce’yi soruyor. Nerede? Ne diyecek? Neden konuşmuyor. C.B adayı saatlerce kaybolmuş, susmuş. Siz kendisine ulaşmışsınız. O bilgi altın değerinde değil midir? Haber değil midir?"