1 Mayıs İşci Bayramı resmi rakamlara göre meydanlarda ortalama 4 bin civarında işçi ile kutlandı. 

 

Rakam az kalsa da günün önemini anlamsızlaştıramaz.

Günün önemi bir tarafa çalışanın, özellikle devlet memurlarının tatil üzerine kurulu hayatı ise ülkemiz adına hoş görülemez. 

 

Çalışmaya en çok ihtiyaç duyduğumuz yıllarda tatil gerekçelerinin artması, üstüne yeni tatillerin eklenmesi ve sırf piyasa ekonomisi canlansın diye çalışkan karakterin zayıflatılması en büyük sorunumuz.

 

İşte bu sorunu özetleyen ve bir anlamda bir işçinin kendi iç isyanını dillendiren yazı köşeme konu oldu.

 

Yazının sahibi Özlem İnderesi.

Tatilci zihniyete kendince eleştiri getiren birisi.

 

Diyor ki Özlem İnderesi...

 

Atam "İZİNDEYİZ"

 

Hiç düşündünüz mü? Milletimizin tatile olan düşkünlüğünü, tembellik uğruna uydurduğumuz kılıfları?

 

Çalışkan bir ecdadın gözünü tatil bürümüş torunları olarak çalışmanın önemini kavramadan, kolay para kazanma yollarını Google'dan aratır olduk.

Ne zaman olduk, nasıl olduk bilinmez ama biz artık hep armut piş ağzıma düşçülerden olduk. 

 

Belki ülkece uzun saatler çalışmanın verdiği gafletle ya da iş yerlerinde maruz kaldığımız mobinglerle veya genel genel müdürlerin, 25 kişinin fotokopi çekmek için görevlendirildiği birimlerin, 15 kişilik iş yaptıran birilerinin bıkkınlığı mı oturdu içimize...

Bilemiyorum. 

 

Ekonomi ortada... 

Konuşanı yakarlar, susanı yıkarlar.

3-5 kuruşu biriktiren hooop bankaya, gelsin faizden paralar! Aman ha çalışma, kolayı var bu aralar...

 

Oysa bizim atalarımız değil miydi "Çalışan demir pas tutmaz" diyen. 

Daha ilkokulda öğrenmemiş miydik çalışmanın önemini.

129 gün tatil!

129 gün biz "izin"deyiz ATAM. 

 

Şu bayramı, bu bayramı, haftasonunu katınca yıllık izinleri dahi saymadan elimizde kalan 129

Evet, 2019 yılının şanslı numarası 129

19 Mayıs'ın Pazar gününe denk gelişiyle yıkılan tüm çalışanlar için gelsin yeniden YÜZ YİRMİ DOKUZ GÜN! 

 

Çalışmayı eziyet olarak gördükçe kalkınamayız. Çalışana enayi gözüyle baktıkça barınamayız.

Çalışmaktan korktukça pas tutarız.

 

Gelin birlik olalım bu düzeni yeniden kuralım,

Bayramlarımızda evde yatmak yerine ülkemize faydalı olalım.

Çalışma alışkanlığını ulusumuza kazandıralım.

 

1 Mayıslar,

23 Nisanlar,

29 Ekimler,

19 Mayıslar bizlere bunu hatırlatsın!

Çalışalım ki kazanalım! 

 

Gözümüz gönlümüz tatil aradıkça, tatile doymadıkça tembelleşiyoruz.

"Atam İzindeyiz" derken izin beklemeyelim, iz sürelim!

Onun gibi çalışkan olalım.

 

Büyük Atatürk'ün açtığı yolda, gösterdiği hedefe durmadan yürüyeceğine ant içmiş bir milletin gözünün sürekli olarak tatil araması, Atam İzindeyiz nidalarının "izin" olarak görüldüğü gerçeğiyle bizleri karşı karşıya bırakırken... Atamızın "çalışmak" ile ilgili sözlerini daima hatırlayalım.

 

İlk işimiz milleti çalışkan yapmaktır.

Çalışmak demek, boşuna yorulmak terlemek değildir.

 

Zamanın gereklerine göre bilim ve teknikten, her türlü uygar buluşlardan azamî derecede istifade etmek zorunludur.

 

Gece gündüz zaten çalışıyorsunuz; çalışınız ki hakikati bütün cihana tanıtalım...​

 

Çalışmaksızın fik-ri gelişme ve ahlaki olgunlaşma da mümkün değildir.

Tembellik, bütün kötülüklerin anasıdır.!

 

Çalışmak, ilk sıkıntılara ve isteksizliklere üstün gelindikten sonra, en şiddetli bir zevk’tir. Çalışmayı ceza saymak, onun güzelliğini ve iyiliklerin tanımamak, tabiata karşı haksızlık olur.

 

Kendiniz için değil, bağlı bulunduğunuz ulus için elbirliği ile çalışınız. Çalışmaların en yükseği budur.

 

Yaşamak demek çalışmak demektir.

 

Elbet aktif çalışmak kadar dinlenmek, sosyalleşmek de hakkımız. 

Tatili dört gözle bekleyen bir toplum olmak ise düşünülmesi gereken yanımız. 

 

TÜRK, ÖĞÜN, ÇALIŞ, GÜVEN..

 

Özlem İnderesi'nin tatil alışkanlığına isyanı, aslında hepimizin ortak noktası. 

 

Hayata Seyirci kalmamanız dileğiyle.