Gelin şu ''Altın'' olan ama şimdi ''Halkın'' olan Altın Portakal Film Festivalimizin açılışını biraz inceleyelim.
Derim ya hep...
Projenin içinde halk yoksa, o projeyi yapanlar bana göre halt etmiş.
Derim ya hep...
Halkın olduğu projede geçmiş ve gelecek yok ise o zaman o projeye geçmiş olsun.
56.sını kutladığımız ve izlediğimiz festivalimiz, uzun süredir yönetilen elit anlayışın hegomanyasından çıkmış, şimdi ise fazlaca halkın içine karışmış.
Aslında bir anlamda özüne dönüş yaşamış.
Yaşamış yaşamasına ama...
Biraz fazla abartılmış, elit anlayış ise bu kez dışlanmış.
Antalya'nın yöneticileri mi desem, yoksa terk edemedikleri bilindik organizasyon firmaları mı desem, bir türlü bu işin ortasını bulamamış.
Festival için seçilen yer bence uygun.
Giriş bölümü, kırmızı halı, bu noktalara ulaşım kolay ancak yazılı yönlendirmeler eksik.
Kırmızı halı ve kokteyl alanındaki Yeşilçam karakterleri, benzetmeleri festivalin ruhuna oldukça uygun.
Halkın tribünlerde yerini alması kesinlikle doğru.
Sahne janjanlı, buna diyecek birşey bulmaya gerek yok çünkü ekranlara ne verirsen sahne o oluyor.
Bunlar artılarımız.
Eksilerimiz yok mu?
Eksiksiz festival olur mu?
Her güzelin bir kusuru olur elbet ama bu Allah vergisi değil ki 'hatasız kul olmaz' diyelim.
İnsan elinin değdiği her şeyde hata aranır, eleştiri yapılır, düzeltmesi yönetime bırakılır.
Antalya'ya birisi dışarıdan gelse, bu şehirde bir festival olduğunu anlayabilir mi?
Anlaması ne mümkün...
Şu her köşeye koyup görsel yorgunluk sunan megalight ve bilboard denen tabelalar olmasa, festival görsellerini göremeyeceğiz.
Sokaklarda festival ile ilgili ne bir mini geçit,
Ne bir süsleme,
Ne temsili 'kırmızı halı' organizasyonları,
Ne de bu şehir festivali yaşıyor diyeceğimiz göstergeler.
Sadece lokal alanlarda mini çalışmalar,
Bazı AVM'lerde küçük çaplı adımlar,
Broşür dağıtan kafasız maskotlar,
Bir de açık hava giydirmeleri o kadar.
Bu güne kadar kortej dışında şehirde festivali olduğunu anlatacak bir organizatöre rastlayamadım.
Nasıl olması gerektiğini anlatırım soranlara.
Tabiki sorarlarsa, dinleme nezaketini zihinlerine alırlarsa.
Elbet işimiz sadece gazetecilik değil, işimiz logoları markalaştırmak, nasıl olacağını anlatmak.
Şehir festival ile adeta coşmalı.
Dönelim özümüze, şu açılıştaki atmosfere.
Festivale halkı aldık, bu kez özel davetlileri dışladık.
Bu nasıl bir oturma düzeni, bu nasıl plastik sandalyelerde bütün ihtişamı yok etme girişimi.
Düğün salonu anlayışı, festival ruhundan uzaklaştırılmalı.
Ön sıranın harici arka sıradakilerin sahneyi nasıl göreceğini düşünemeyenler, geleceğin festivalinde yer almamalı.
Sanki davetiyelilerin sahneyi görmemesi için özel gayret sarfedilmiş.
Merdiven düzeni yapmaya karar vermişler ama sanki kararsız kalmışlar.
Kesinlikle oturma düzenini ve sandalye seçimine karar verenler bir gözden geçirilmeli.
Ayrıca dünya sinemasının önemli isimleri festival ile bütünleştirilmeli.
Tamam, Yeşilçam'a sahip çıkalım ama aşırı yeşile de boğulmayalım.
Dedim ya,
Halkını içine al ama elit düşünceyi de kenara atma, dışlama.
Çünkü festivalimiz hem ''Altın Portakal'' olsun,
Hem ''Halkın Portakal'' olsun.
Hayata Seyirci kalmamanız dileğiyle.
slot siteleri canlı bahis siteleri http://www.tedxmadrid.com/ casino siteleri
maksibet favorislot betmatik giriş betgaranti giriş
canlı bahis siteleri casino siteleri
gaziantep escortgaziantep rus escort gaziantep escortseks hikayeleri
escort anadolu yakası antalya escort bayan
rulet siteleri canlı casino casino siteleri kaçak iddaa
fındıkzade escort büyükçekmece escort türbanlı escort avcılar escort esenyurt escort silivri escort