55. Uluslararası Antalya Film Festivali başladı, devam ediyor.
Bilmeyenler için önce bu detayı hatırlatayım,
Sonrasında ise...

Haftasonu, Cumartesi günü hava yağışlı olmasına rağmen çok sayıda etkinlik vardı.
Etkinliğin evsahiplerine neden bu günü seçtiniz, festivalin eski ismi ile "Antalya Altın Portakal'ın bugün kırmızı halı töreni var" dedim.
İnanın, yaklaşık otuzun üstünde kişi ile farklı etkinlik ve saatlerde festival olduğunu konuştum, hepsi şaşkın şaşkın gözlerime bakıp, festival mı başladı' diye hayretle cevap verdi.
Üstelik etkinliğin biri festivalin kırmızı halı saatinde, Antalya'nın önemli isimleri de bu etkinlikte.

Kıssadan hisse.
Buradan çıkaracağımız sonuç, festivali maalesef binlerce kişi bilmiyor.
Elbet otuz kişi emsal değil ancak etkinliğe rast gelen organizasyonlar emsaldir.
Antalya Büyükşehir Belediyesi etkinlik için çok ciddi paralar harcıyor.
Ancak tanıtımda biraz daha agresif davranması gerekiyor.
Örnegin üst geçitlere asılan festival tasarımları hiç dikkat çekmiyor.
Çünkü koyu renk ve fazla imaj reklamı olarak tasarlanmış.
Yani insanlar bir şeye davet ediliyor ama tasarım, "gelin" diye bağırmıyor.
Belediyenin o kadar çok reklam alanı var ki, inanın dijital megalightlerde ki Vali Konakları reklamı bile çok daha dikkat çekiyordu.

Festivale gelecek olursak...
Seyehatlerim nedeniyle festival toplantısına katılamadığım için  açılışın neden Cam Pramit'te yapıldığını bilmiyorum.
Ancak Expo'da yapıldığında daha karizma bir festival görüntüsü ortaya çıkıyordu.
Belki de şehrin merkezinde olsun, sehir festivali yaşasın diye Cam Pramit seçilmiş olabilir.
Pramitteki açılışta içeriye girmeden her 10 metrede bir, sırtında akü çantalı gençlerin taşıdığı seyyar lambalı balonlar ile dikkatimi çekti.
Gençler adeta gençlik ateşi ile ışık saçıyordu. 

İçeride sahne tasarımı ise koyu renk ve başarılı.
Özellikle vefat eden sanatçıların bölümü duygusal geçti.
Ancak sahne, daha fazla alkış toplayacak şovlarla programlanabilirdi.
Her yıl aynı sunucu ve neredeyse hiç espri, kişileri sahnede tutacak bir aksiyon yok.
Bence buna çalışılmalı. 

Diğer takıldıgım nokta açılış konuşmalarında.
Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı aynı zamanda festival başkanı Menderes Türel'in heyecansız görüntüsü, takılarak promterden metni okuması dikkatimi çekti.
Gerçi kendisi de 28 harf kullanan bir kişi olduğu için, takılmalar da normaldir.
Yalnız eski heyecanından uzaktı.

Kürsüye çıkan Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy'un promter olmasına rağmen  konuşmasını kağıttan okuması ise ilginçti.
Bakanın verdiği "yeni sinema kanunu" müjdesi ise alkışın nedeniydi.
Hollywood dünyada film endüstrisini elinde tutarken, bu yasa konusunda çok geç kaldığımız aşikar. 

Antalya olarak bu festivali daha çok yaşamalıyız.
Tanıtımda daha agresif davranmalıyız.

Megalightte festival reklamını gördüm, ATV Televizyonunun logosu festivalden daha büyük.
Halka, oturun evde festivali televizyondan izleyin' der gibi.
Afiş tasarımlarında kurumsallık evet ancak dikkat çekici, daha çağrı içeren tasarımlara da önem vermeliyiz.
En önemlisi ise şehirdeki led ekranlarda kortej görüntüleri dahil, şehri heyecanlandıracak kurguları insanlara izlettirmeliyiz.
Festival gününü herkes bilmeli, kişiler ve firmalar yapacakları etkinlikleri bile ona göre düzenlemeli.
Şehir heyecan içinde bir festival izlemeli, coşkusunu iple çekmeli. 

Kazasız ve cezasız bir gün dileğiyle,
Hayata Seyirci kalmamanız temennisiyle.