Antalyalılar Türk Milli Takımını bir kez daha izledi.
Aslında maçtan ziyade, gezinen futbolcuları seyretti.
Milyonlarca gencimiz bu milli futbolcuların yerinde olmak için nelerini vermezdi!
Şimdilik verecekleri tek şey, yürekleri ve bilet alacak üç-beş kuruş metelikleriydi.
Ukrayna ilk yarı oynadı, bizimkiler tatil havasındaydı.
Tribünler her zamanki gibi "koğuş kalk" modunda, takımı uykudan uyandırma çabasındaydı.
İkinci yarıda Cenk Tosun'un da girmesi ile daha baskılı ve atak futbol sergilesekte, insan sormadan edemiyor...
Bizim futbolcularımız ilk yarı sakın pres yapmayın talimatı mı aldı?
Maçın içinde 3 yıldızlık oynayan, o da sadece 3 yıldız, İrfan Can Kahveci ve Cengiz Ünder var.
Takım koşmuyor, takım kollektif futbol oynamıyor.
Milli ruh, başka bir histir.
Milli ruh, taktiklerin ve teknik direktörün etkisinden yüksektir.
Milli ruh, zekadan daha çok fiziki direnişi ortaya koyan bir gayret temposudur.
Milli ruhu, milli mücadeleyi tekrar ortaya çıkartacak bir teknik direktör ihtiyacı sırıtıyor.
Maçın devre arasında meslektaşlarımız Yılmaz Vural kritiğini bile yapıyordu.
Lucescu'nun takım düzeyindeki başarıları tartışılmaz.
Başakşehir teknik direktörü Abdullah Avcı'da aynı sorunu milli takımda yaşadı.
Bu kadar para,
Bu kadar geniş yardımcı kadrosu,
Bu kadar geniş zamanda başarı gelmiyorsa bunun sorumlusu elbet teknik direktör, elbet federasyon.
Haydi milli ruh...
Türkiye seni bekliyor.
Hayata Seyirci kalmamanız dileğiyle.