Antalya Şoförler ve Otomobilciler Odası Başkanlık seçimini önceki dönem başkanlık yapan Mehmet Ali Alkan kazandı.

Mehmet Ali Alkan'ın cezaevine girme süreci ile düşürülen başkanlığı, o dönemde benim de kalemime takılmıştı.

"Adalet bir gün hepimize ihtiyaç olacak" duygusu ile kararın yanlışlığını yazmış, karşılığında ise esnafın parası ile gönderilmiş iki ihtarname ile karşılaşmıştım.

Siz adaleti sırf çevrenizi kullanarak kendinize göre işletmeye kalkarsanız, o zaman bunun adı adalet değil, kişisel menfaat olur.

Suçu mahkemece sabitlenmemiş, hüküm giymemiş birini hüküm giymiş gibi bir seçeneğe mahkum eder, geride kalan yönetimi de "işlevsiz" diye niteleyip bakanlıktan seçim kararı aldırırsanız, bu haksızlık elbet kaleme konu olur, "adalet" diye haykırdığımız ülkede yüreklere dokunur.

Bahsettiğim dönemde Şoförler Odası'nda zorlamayla seçim kararı alınmış, bu pası ise Niyazi Özçelik gole çevirmiş, Başkanlık ile taçlandırmıştı.

AESOB'daki yönetim kurulu görevinden de uzaklaştırılan Alkan, mahkemeye görev iadesi için itiraz yolu ile başvurmuş, Antalya Esnaf Sanatkarlar Odaları Birliği yönetimindeki görevine mahkeme kararı ile iade edilmişti.

Mahkemenin gerekçesi belliydi.

Ortada hukuksuzluk vardı.

Aslında bu kadar hukuksuzluk, Alkan tarafından ilginç bir hata yapılmasa, adeta çıkmaza girilmesine neden olacaktı.

O dönemde oda adına değil de kendi adına "oda başkanlık görevine iade" davasını açsaydı Alkan, o zamanlarda birilerinin hukuken oluşturduğu garabeti günlerce konuşuyor olacaktık.

Belkide tekrar göreve iade olacaktı ama seçilmiş bir oda başkanı Niyazi Özçelik nereye konulacaktı?

Davayı nasıl yanlış açtı derseniz...

Alkan tarafından oda adına açılan göreve iade davasını Başkan seçilen Özçelik yetkisini kullanarak geri çeker, böylece dava düşer.

Sonuçta o dönem bitti, bu dönem seçim zamanı geldi çattı.

Adaylardan hiç umulmadık biri sahne aldı.

Alkan'ın yönetiminde yer alan Şeref Tezcan, adaylığını açıkladı.

Herkes biliyor ki...

Tezcan bölse bölse Alkan'ın oylarını böler.

Tezcan'ı aday çıkarmak, "böl-parçala seçimi al" taktiğinden başka bir şey değildi.

Seçim sonucuna bakıldığında daha fazla oluşacak oy farkı bu sayede azaldı, yine de seçimi Alkan kazandı.

Bana, "sence seçimi kim alır" dediklerinde ise...

İyi hatırlıyorum!

Alkan'ın Başkan olduğu seçim döneminde taksilerin camlarına asılan Alkan afişleri, seçimi az çok belli ediyordu.

"Zor bir rakip" dedirtiyordu.

Bu seçimden önce ender gördüğüm Niyazi Özçelik afişleri ise bana "galiba Alkan seçimi alacak" hissini veriyordu.

Alkan'ın taksilere seçim afişi asmaması da doğru bir karardı, esnaf üzerinde oluşacak baskıyı ise azalttı.

Şimdi ise hepsi geride kaldı, üst birlikte barış fotoğrafları yayınlandı.

Fırtınadan önceki sessizlik mi, yoksa anlaşmalı olarak fırtına dindirildi mi?, bunu yakında göreceğiz.

Birileri, "benim gücümü gördünüz" hissini verdi mi, yoksa istemeden de olsa mecburen çekilen kareye gülümsedi mi?, yakında göreceğiz.

Ama bilinmeli ki..!

Adalet er yada geç hepimize lazım olur.

Adaleti çiğneyenler ise bir gün anılmayanlar listesine kaydolur.

Hayata Seyirci kalmamanız dileğiyle.