Ülkemizde siyaset yeni yeni huylar doğuruyor.
İslami yaşama uymayan her türlü davranış, siyasetin ve siyasetçinin genlerine işlemiş.
Hele muhafazakar motifli partilerin, İslamiyetin emrettiği davranış kurallarının dışına çıkarak kendilerince mübah yol üretmeleri, tam bir ülkemiz gerçeği.
Ak Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Trabzon'da küçük bir çocuğa mikrofon vermesi ve çocuğun CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na hain demesi, Erdoğan'a oy istemesi, son dönemin konusu.
Konu ile ilgili internet arama motorlarında arama yaptığınızda, daha çok eleştirel haber yapan yayın organlarının bu haberi yaptığını görürsünüz.
İktidar yanlısı yayın organlarında bu yayını göremezsiniz. Çünkü onlar da bu davranışın yanlış olduğunu, çocukların siyasete alet edilemeyeceğini, yapan parti için oy kaybettireceğini biliyor.
Ak Parti Genel Başkanı Erdoğan bilmiyor mu?
Bu soru kendisinin aldığı pek çok kararda soruluyor.
Demek ki bu durum kendince normal, hatta çok doğal karşılanıyor.
Acaba Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer bu konuda ne düşünüyor?
Büyüklerin örnek olması gereken dili çocuklara aşılamamız gerektiğini mi, yoksa tam tersini mi?
Eminim tam tersini düşünüyor ama bunu liderine karşı dillendiremiyordur.
Peki çocuklarımızdan sorumlu bakan kim?
Bunu bir muhalefet partisi lideri yapsa, tüm Bakanlar tepki gösterir miydi?
Erdoğan bunu yapanlar için neler derdi?
Milli Eğitim Bakanı nasıl bir tepki verirdi.
Sayın Erdoğan'ın gülümsemesini, doğal karşılamasını eleştirelim, ya kürsüdeki bakanlara ne demeli.
Aslında diyecek bir şey yok.
Zaten tablo her şeyi anlatıyor.
Çocuklarımızın masumluğu, kürsüde ayrıştırıcı bir söyleme dönüştürülüyor.
Ve bu durum, "Çocuktan al haberi" denerek normalleştiriliyor, çocukça tavır sergileniyor.
Doğruya doğru,
Yanlışa yanlış demezsek,
Algıları suç ya da suçlu ilan edersek,
Toplumu kutuplaştırıp kenetlenmeyi çözersek,
Bu durumun getireceği düşünsel sorunlar bizi geriye götürür.
Bırakın en azından çocuklar masum kalsın...
Çocuklarımız siyasetin kirli ortamından uzaklaşsın.
Onların masum düşüncelerini partizanlığa değil, geleceğin Türkiye’sinde kullanalım, birleştirici olalım.
Hayata Seyirci kalmamanız dileğiyle.