Antalya Ticaret ve Sanayi Odası Meslek Komite seçimleri tamamlandı.
Ben de ekmeğini ajans hizmetleri veren şirketinden kazanan biri olarak, sektörümüze hizmet etmek için "sarı" tarafsız listeden meclis üyesi adayı oldum.
Hem gazeteci hem şirket sahibi olarak çok fazla seçim takip etmiş,
Şirket hizmeti olarak danışmanlık vermiş,
Adaylara seçim yönlendirmesi yapmış biri olarak,
Ekonomi yönetiminin tepesi olan ATSO'da, bu kadar ahlaki deformasyon yaşanan sürecin içinde ilginç notlara şahit oldum.
Pek çok detay zamanla kalemime takılacak, "para her zaman kazanılır ancak ahlaki davranış kaybedilir ve bu alışkanlık haline gelirse temel inançlar zedelenir" anlatımım elbet köşemde yazılacak.
Meslek komitesi seçim sürecine ayrı bir yazımda değineceğim, seçime 1 ay kala neden meclis üyeliği adaylığından çekildim bunu dile getireceğim.
Gelelim meslek komitesi seçimlerinden sonraki tabloya...
Sandıklar kapandı, merakla beklenmeye başlandı.
Kırmızı, mavi taraflı, farklı renklerde tarafsız listelerin sonuçları açıklanırken...
Alkış sesleri ile kazanan komiteler bir bir coşarken...
Seçimi kaybeden komiteler ise üzüntünün verdiği derinlikten, gelen coşkulu "kazandık" naraları ile uyandı.
Bir tarafta kırmızı listenin başı mevcut ATSO Başkanı Davut Çetin, diğer tarafta ise mavi liste nin başı Ali Bahar müzik eşliğinde "kazandık" sevinç gösterisi ile yeni bir deformasyona neden oldu.
Hakem düdüğü çalana kadar, başkanlık seçiminde son oy sayılana kadar seçimi kazanan belli olmaz.
Ancak ülkemiz seçimlerinde kazanan belli olur, seçim bitmeden başkanlık koltuğuna oturulur.
İki başkan da "kazandık" derken, iki başkan da ilk açıklamasında "60 vekilin üstünde" sayıya ulaştıklarını söyledi, sonraki açıklamalarında ise Ali Bahar 52 sayısına indi, Davut Çetin rakam vermeden videoyu bitirdi.
İş dünyası ise 117 meclis üyesinin seçeceği günün öncesinde şu cümleyi sıklıkla kurmaya başladı.
"Meclis üyesi transferi için kesenin ağzı açılacak..."
"Hangisine kim bilir ne kadar para vaat edilecek?"
"Kime hangi iş, hangi makam, hangi yetki, hangi avantajlar verilecek"
İş dünyasında konuşulan bunlar.
Mecliste sektörlerini temsil etmek isteyen insanlar böyle insanlar mı?
Komiteye oy verenler, meclis üyesi seçilen kişilerin kişisel avanta veya avantajları için mi oy veriyorlar?
Bu sözleri hak ediyorlar mı?
Elbet etmiyorlar...
Ancak seçimin başından itibaren devrede olan "maçı almak için her yol mübahtır" anlayışı, bu yakıştırmanın yapılmasına, haksız eleştirinin her geçen gün yaygınlaşmasına, aslına bakarsanız kirletilmiş ortamda temiz insanların zan altında kalmasına neden oluyor.
Kişilerin ahlaki değerleri bir kenara bırakılarak, insanları rencide ediliyorlar.
Ahlaki yönden deformasyonu kim engelleyecek..?
Sakın bana, "başkan adayları engelleyecek" demeyin,
İçimdeki inancı zedelemeyin.
Önerim!
Seçim öncesi centilmenlik anlaşması.
Seçimlerde her adayın kanunen eşit şekilde yarışması.
ATSO seçimlerinde sonuçların komite renkleri ile açıklanması.
Askıda olan her üyenin oy kullanabilmesi.
Bu dördü bile elimizde tutmamız gereken değerleri azda olsa korumamıza neden olacak.
En azından ahlaki deformasyon, ülke enflasyonumuz gibi sürekli artmayacak.
Hayata Seyirci kalmamanız dileğiyle.