Antalya Ticaret ve Sanayi Odası her yıl geleneksel ödül törenleri yapar.
Üstelik bu törenlere de önemli isimler renk katar.
Gelirinin bir kısmını bu törenlere harcayan ATSO, aldığı karar ile ödül töreni sayısını teke indiriyor, "Kente Değer Katanlar" KÖK adı altında yeni bir ödül töreni düzenliyor.
Aslında bir ödül töreninin isminin ne olduğundan ziyade, içeriğinin ne olduğu ile daha çok ilgileniyorum.
Kime ne verildi, hangi artılarına bakıldı, gerçekten bu kişi ya da kurumlar bu ödülü hak etti mi...
Bir diğer ilgilendiğim konu ise gerçekten katılması gereken kişiler katıldı, yarışması gereken kişiler yarıştı mı...
Ayrıca jüri, ödülleri dağıtırken hangi kriterleri gözetti...
Ödül vermediği kişi ya da kurumları neden ödüle layık görmedi, gerekçesi neydi...
Bunların açıklamaları ve sonuçları ile daha çok ilgileniyorum.
Antalya'da her yıl bir sürü ödül töreni yapılıyor.
Hiçbirinde ise başvurmayana ödül verilmiyor.
İlla başvuracaksın, "benim eserimi değerlendirin" diye bağıracaksın.
Bence KÖK ödüllerinde isim ve içerikten ziyade, başvurmadığı halde dikkat çeken proje ve isimlere de ödüller verilmeli.
Bahsettiğim ödül şekli maliyeden gelen verilerle verilen ödül değil.
Zaten bu tip mali sonuçlu ödüllerde kişi adına sen maliyeden bilgi istiyorsun, bir anlamda ödülü mali performans veriyor.
Benim dediğim ise başka.
Juri; 1 yıl boyunca sosyal medyadan, kurumlardan, kamuoyundan, basından, internetten, farklı kaynaklardan gelişmeleri tarayacak, ödüle değer görülebilecek ürün, hizmet, proje, eser...
Adı ne ise bunu değerlendirme kategorisine alacak.
Yani jüri kendi kendine aday olmayan ancak ödüle layık kişi kurumları da bulacak.
O zaman ödülün tadı artacak, haberi olmayan, cesaret edemeyen, "zaten bana vermezler" diyen, farkedilmek isteyen, arka planda kalmayı alışkanlık edinen kişiler sahnede kendini bulacak.
Bunu da tabiki jüri yapacak.
Jüri olmanın değeri ve zorluğu da bu.
Oturacaksın koltuğa, gelecek çaylar kahveler, sadece önündekilere bakıp karar vereceksin...
Bence bu işin kolayı ve havalı tarafı.
Önemli olanı ise tarayan jüri olmak, radarları açmak, dikkat çekeni değerlendirme kapsamına almak.
Umarım KÖK ödüllerinde jüri bu tip farklı bir tarz sergiler, başvuranların dışında kendi başvurularını da oluşturur, başvurmamış değerleri de ödülle buluşturur.
Yüzlerce firmanın grafik ve tanıtım sürecini yönetmiş biri olarak logo ile ilgili söz söylemek gerekirse...
KÖK logosunun tanıtım lansmanında herkes logoyu bir şeye benzetti.
Herkes hayal gücünü oracıkta estirdi.
Bir logo çok şeye benziyorsa, ilk bakışta en net mesaji vermiyorsa, aşırı sert hatlar ile donatılmışsa, bana göre sınıfta kalmış demektir.
Grafikerime dedim ki, "sana KÖK diye bir kelime veriyorum, buna hemen zihninde klasik bir logo yap ve söyle"...
15 saniye içinde anlattı, ortaya bir ters bir düz K harfi çıktı, orta bölüme ise Ö harfi yapıştırıldı, altına da bir kaç çizgi attı.
Aklıma gelmişken ATSO, KÖK logosunun çalışmasına ne kadar bedel verdi?
Logo ne kadar iyi olursa olsun, ne kadar kötü olursa olsun, logoya yapılan tanıtım ve algı yatırımı logoyu belleklere kazır.
Önemli olan ise tanıtım yapmadan logonun kendini anlatması, kurumu mali açıdan rahatlatması.
Hayata Seyirci kalmamanız dileğiyle.