Antalyaspor kendi evinde geçen yılın dökülen, bu yılın transferleri ile flaş takımı haline gelen Galatasaray'ı ağırladı.
Havada nem yoğun,
Sahada futbol tempoluydu.
Ligin başlangıç maçları lige moralli başlamak için iyi bir fırsat olsa da, bazı takımların aldıkları ilk maç galibiyetleri ise şişirme manşetlerin atılmasına neden olur.
Yani ilk maç önemlidir ama ölçüt değildir.
Maçın hakkı bir tarafın değildi.
Hangi takım bu maçı alsa, söylenecek eleştirel bir söz kurulmamalı.
Ancak...
Fırsat buluyorsan golü yapacaksın,
Penaltı kazanıyorsan köşeye takacaksın.
Senin karşında kurt kaleci Muslera var..!
Penaltı kazanıldığında maçta durum berabere, golü atan maçı büyük ölçüde alır, alamasa da berabere kalır...
Fantazi yapmak için riskli bir maç.
Bu tip maçlarda skorun durumuna göre panaltı kullanacaksın, ya da penaltıcı seçimini kaleci ve skora göre yapacaksın.
Kazanılan penaltı o kadar kötü kuşlanıldı ki...
Kaçan balık büyük oldu.
Bu maç geride kaldı.
Takımım durumuna bakarsak yeni transferler ilk maçta geçer not aldı, ancak Doğukan Sinik'i arayacak gibiyiz.
Artık Antalya'ya gelipte puan almak her takımın harcı değil,
Alanı da kutlamak gerekir.
Galatasaray'ı tebrik edelim, stadın çimlerini ise düzenleyelim.
Antalya'nın güneşi belli ki stadın çimlerine baya eziyet etmiş, çimlerde futbolculara ciddi eziyet çektirdi.
Bu sorun bir an önce giderilmezse milyonluk ayaklara zarar gelebilir, her takım sıkıntı çekebilir.
"İlk elin günahı olmaz" deyimini hatırlatalım, mağlubiyeti şimdilik unutalım.
Antalyaspor'un yeni bir 16 maçlık yenilmezlik serisine kavuşması için Nuri Şahin ve ekibine yürekten inanalım.
Bu takım ciddi canlar yakacak.
Hayata Seyirci kalmamanız dileğiyle.