1xbet betist supertotobet
Bugun...


Cevat ALP

facebook-paylas
KONYAALTI ENDİŞEM...!
Tarih: 23-05-2018 17:15:00 Güncelleme: 14-07-2018 16:31:00


KONYAALTI ENDİŞEM...!

Gazeteciler; gördüklerini, düşündüklerini, bildiklerinisamimiyetle yazmalıdırlar…
M. Kemal ATATÜRK  (1929)

ÖYLE ÇOK ARIYOR, ÖYLE ÇOK ÖZLÜYORUZ Kİ…!

_______________________________________________________________

Makûs talihini yenmek adına, tarihinin en kapsamlı projesiyle ele alındı…
Varyanttan tüm sahil boyunca göz alıcı düzenlemeler yapıldı, yapılıyo
ve bitme aşamasına gelindi...

Yıllardır, “Her bir çakıl taşı dünyanın bütün altınlarından daha kıymetli” diye yazdığım… Bakımsızlığına, kaderine terk edilmiş sahipsizliğine isyan edip
ağıtlar yaktığım paha biçilmez Konyaaltı sahilimiz nihayet hak ettiği görünüme kavuşmakta...

50 yarışma projesi arasından seçilen uygulamada Menderes Türel'in hakkını teslim ederek, tüm emeği geçenlere; yapanı alkışlamak adına
(Mimarlar Odası eski başkanı Osman Aydın’ı da hatırlayarak)
selam olsun diyorum...

Çünkü onlarca yıldır kahır zehir içinde söylemekten dilim,
yazmaktan elim yoruldu…
Kumbul ve Akaydın dahil, kimselere yaptıramadım...!

KORUYABİLECEK MİYİZ..?

Masraf, maliyet ve büyük emeklerle göz kamaştıran bir görünüme kavuşan 
bu kıymetlimizi korumayı başarabilecek miyiz?...
İşte bundan endişeliyim...

Geçmişte olduğu gibi, ihaleyi alan firmaya teslim edip sırtımızı dönersek
ve işletmeci firma da para kazanmak uğruna her türlü tahribata
göz yuman, laçka bir sistem uygularsa...!

Olacakları tahmin etmek zor değil...
Bir yıla kalmaz, eski  haline döner...
Yine denize sıfır noktada geceleri ateşler yakılır…
İçilen zıkkımların kırılan şişeleri çakıllara karışır…
Çoluk çocuk denize gelenleri kan revan içinde
ambülanslarla ilk yardım servislerine taşırız…!

İşte buna fırsat vermeyecek olan sorumlu kurum
Antalya Büyükşehir Belediyesi'dir...
Umalım ki, denetleme görevini sorumluluğunun gereği olarak
titizlikle yapar ve bu endişelerimizi boşa çıkarır...

***
Şimdi tam bu noktadan itibaren geçmişte neler olmuş, bu paha biçilmez gözbebeği sahilimizde neler yaşanmış, 24 Ocak 2000 tarihli Sabah Gazetesinin Akdeniz ekinde kaleme aldığım, "KONYAALTI'NDA ÇEVRE CİNAYETİ" başlıklı yazımı
"Ders alınması" ve aynı hataya düşülmemesi adına köşeme alıyorum...

***
İşte bundan 18 yıl önce yaşananları gözler önüne seren o yazım…

KONYAALTI'NDA ÇEVRE CİNAYETİ...!

Tarih 24 Ocak 2000... 
Bu öyle bir cinayet ki… 
Ne Hizbu-İblis canileri ne de diğerleri… 
Bu insanlık dışı cinayet, ÇEVRE adına işleniyor Antalya’da…

Hoş bunu hep yapıyor Adem oğlu… 
Yaşadığı dünyayı yok etmek için elinden gelen gelmeyen ne varsa ediyor içine… 
Her geçen gün, biraz daha yaşanmaz lığa itiyor… 
Yaşayabileceği bir başka dünya varmış gibi!... 
Saygısızlığını, caniliğini sergiliyor her alanda…

Bu defa uzaklarda filan değil… 
Hemen yanı başımızda… 
Konyaaltı sahilinde… 
Her gün, her gece işleniyor bu cinayet…! 

Ve güzelim Konyaaltı Plajı bitmek üzere dostlar… 
Çoluk-çocuk binlerce insanın serinlemek için koştuğu bu doğa harikası,
resmen katlediliyor… 
Bitişe doğru gidiyor her dakika...!

Sormak istiyorum öncelikle… 
Kimdir Konyaaltı’nın sahibi?... 
Büyükşehir  mi?... 
Yap-İşlet-Devret sistemiyle verilen ALKE mi?... 
Korunmasından kim sorumlu bu eşsiz sahilin?... 
Kim işlenmesine göz yumuyor bu cinayeti...!

Ben söyleyeyim isterseniz… 
Öncelikle ALKE firmasına verip, sırtını dönen Büyükşehir Belediyesi… 
Aldığı sorumluluğu tüccar zihniyetiyle, hovardaca kullanan ALKE A.Ş…
Ve… ALKE tarafından kiraya verilen TETİKÇİ konumundaki tesisler…

Özeti şu: Denetlemeyen mal sahibi Büyükşehir Belediyesi ile…
Güzelim çakılın üzerine sıra sıra tesisler dikerek, bu cinayetin
tetikçiliğini yaptıran ALKE sorumsuzu…

Ne mi yapıyor bu sorumuz işletmeler... 
Her gece, sürüyle SARHOŞ ağırlıyor bu altın değerindeki çakılların üzerinde… 
Ve işte ne oluyorsa bundan sonra oluyor… 

Sahil boyunca, çeşitli markalarda BİRA ŞİŞESİ KIRIKLARI vs… 
O güzelim çakılların arasına karışmakta, dahası karıştırılmakta… 
İşte bu büyük ve bir o kadarda dehşet veren ÇEVRE CİNAYETİ işleniyor

Konyaaltı sahilinde… 
Her gün, her gece…

Buna paralel, dünyaca ünlü Varyantımızın ayyaş mekanı olduğunu,
sabah sporu için yürüyüşe çıkan çoluk çocuk ailelerin geçmeye korktuğu
bu kepazeliği gören gözler isyan erken, (her gördüğümde polis çağırmaktan yoruldum) görmeyen bakar körlere ne demeli...!

Sen, ey Büyükşehir gafili… 
Sen, ey ALKE sorumsuzu… 
Ve, siz ey tetikçi konumundaki işletme sahipleri..!. 
Her yaz mevsimi yüz binlerce insanın, çoluk-çocuk, yaşlı-genç serinlemeye koştuğu; bu dünya mirası yeryüzü cenneti sahilimizi yok etme hakkını
kimden alıyorsunuz?...

Size sesleniyorum, tüm kentte yaşayanlar adına… 
Hayır, bütün dünya insanları adına… 
Tez temizleyin bu pisliğinizi… 
Ve koruma görevinizi yerine getirin…

Para kazanıp göbek büyüttüğünüz bu eşiz plajı… 
Hem de 24 saat gözetim altında tutarak… 
Çünkü bir başka Konyaaltı yok yeryüzünde…
Bilmem anlatabildim mi?...

Son bir not:

Bir anlamda kendini temizleyen, şiddetli lodos fırtınasıyla oluşan dev dalgaların
tkisiyle sahilde boyunca bir çöp hattı oluşturmuş…
“Alın pisliğinizi başınıza çalın” dercesine, petrol mavisi içilesi denizimiz… 

İşte bu çöplerin çakıla karışmadan temizlenmesini de bir fırsat olarak
bizlere sunmuş… 

Ha gayret…Kımıldayın biraz!... 
BBB. Dr. Bekir Kumbul görmeden bu rezaleti, bu cinayeti!!!... 

(24 Ocak 2000, Sabah Akdeniz)
____________________________________________________________________

Sonuç olarak…

Göz bebeği sahilimizde, onlarca yıldır yaşanan bu olumsuzlukların kısa bir özeti olan, söz konusu yazıma bakınca endişelenmekte haksız mıyım?!...

 __________________________________________________

GÜNÜN SÖZÜ:

Yapıldı, çok güzel oldu…
Asıl olan bu güzelliği korumaktır ki, korumanın maliyeti
yeniden yapmaktan daha ucuzdur…
___________________________________________________________________

GÜNÜN SORUSU:

Sorum; eski Büyükşehir Belediye Başkanlarına…
Yapılan bu güzelliği görünce içiniz cız ediyor mu…?​

__________________________________________________________________

TEBESSÜM DURAĞI:

TERAVİHİ UNUTTU

İki kafadar Ramazan’da kadı kıyafetine girerek köy köy dolaşmaya ve birkaç basit soru sorup, cevap veremeyen köylüleri falakaya yatırıp para kazanmaya başlamışlar…  Kadı Efendinin bu durumdan haberi olunca, bunları yakalatmış ve: 

- Bu sabah namazının, bu öğle namazının, bu ikindi namazının,bu akşam namazının, bu yatsı namazının, diyerek kırk sopa attırıp bıraktırmış…  

İki kafadar köyden uzaklaşınca birisi: 
-Tabanlarım sızlıyor, şurada oturup dinlenelim deyince diğeri: 
-Yürü yürü…! Dinlenmenin sırası mı şimdi…?
Kadı Efendi teravihi unuttu… Hatırlarsa vay halimize...!





FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
HABER ARA
HABER ARŞİVİ
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
YUKARI